Ekonomi ve İş Dünyası

2 Haziran 2012 Cumartesi

ÇİN'İN DIŞ DENGESİ

Çin ekonomisi değişiyor. Aslında, 2 hafta önce "Çin'de toplanan fırtına bulutları nasıl dağılır?" başlıklı yazımda iddia ettiğim üzere değişmek zorunda. İyi haber dış dengenin kurulması. Kötü haber ise bunun daha büyük iç dengesizlikler pahasına oluşu.

Çin'in ödemeler dengesi roller coaster gibi.(Son derece dalgalı). Cari fazla, 2003 ve 2007 arasında GSYH'nın %2.8'inden %10.1'ine yükseldi. 2011 yılında ise %2.9'a keskin bir şekilde düştü. Aynı dönemde ihracatın ithalata oranı önce yukarı doğru sıçradı, sonra tekrar aşağı düştü.

Muhafazakar teoriye göre, cari fazla ve cari açığın düzeyi milli tasarruf ve yatırım kararlarını yansıtır : Çin gibi tasarruf fazlası olan ülkeler sermayeyi ihraç ederler, tasarruf açığı olanlar ise sermayeyi ithal ederler. Bu sayede tasarruf fazlası olan ülkeler, bunun getirisinden faydalanırken, tasarruf açığı olanlarsa düşük maliyetle yatırımlarını finanse edebilirler. Sonuçta herkes için iyi olan bir denge ortaya çıkmaktadır. Fakir bir ülkeden zengin bir ülkeye sermaye ihracı (Çin'in yaptığı gibi) tuhaf gözükebilir. Fakat, bu görüşe göre altında yatan sebepleri sorgulamaya gerek yoktur.

30 yıldır küresel ekonomideki dalgalanmaların; 2007 de gelişmiş ülkelerdeki krizle sonuçlanmasıyla bu panglossian görüş çürümüştür. Özellikle ABD bu sermayeyle mali açıklarını ve gereksiz ev inşaatlarını finanse ederkek sermaye girişini kullanmadaki başarısızlığını kanıtlamıştır. Şüphesiz diğer sermaye ithal eden ülkeler gibi, ABD bu üzücü sonuçtan önemli ölçüden sorumludur. Fakat, aynı zamanda büyük dış açıklar talepte daraltıcı etkiye sahiptir. Talep güçlü olsaydı problem olmayacaktı. Talep zayıf olduğu için sorun daha da şiddetlenmiştir.

Bu genel noktalara ilave olarak, Çin'in cari fazlasındaki patlamayla ilgili belirli noktalar öne çıkmaktadır. Cari fazla, kısmen döviz piyasalarına müdahalenin ve döviz rezervlerindeki birikimin bir sonucudur. Rezervler, Ocak 2011'de 170 milyar dolarken geçen yılın sonunda 3.2 trilyon dolara yükselmiştir. Politikadaki bir araç bu müdahalelerin parasal sonuçlarını sterilize etmektir. Bütün bunlar merkantalist politikalardır.

Ayrıca, eğer bir ülke yatırım patlaması yaşarsa ve güçlü bir dış pozisyonu varsa tüketim baskılanmalı ve tasarruf teşvik edilmelidir. Olay şudur : 2000 yılında özel tüketim GSYİH'nın %46 sından 2007 yılında %36 sına düşmüştür. Kamu ve Özel tüketim toplamda GSYH nın %62 sinden %49 una düşmüştür. Brüt tasarruf ise %38 den %51 e atlamıştır. Bu tasarrufların önemli bir kısmıyla yurtdışında yatırım yapıldı.(Yüksek maliyetli, düşük getirili varlıklara) Her kadın, erkek ve çocuk için Çin'in dış rezervleri 2300 dolardır. Yani GSYH nın %40 ı kadar.

Sonuçta dış fazlada bir düşüş hem dünyanın geri kalanı hem de Çin'in çıkarına olmuştur. Sonuçlar bizi ne kadar tatmin etmeli? Cevap: çok fazla değil. Birincisi cari fazlanın GSYH ya oranında bir azalma bile dünyanın geri kalanındaki üretime göre artış anlamına gelebilir. 2008 yılında Çin in cari fazlası 412 milyar dolardı.(ya da gsyh nın %9.1 i). 2011 yılında yaklaşık yarısına(201 milyar dolara ) düştü. Fakat GSYH ya oranı %2.9 oldu. Oranın aynı kaldığını (%2.9) düşünelim; 2016 yılında ; GSYH nın her yıl %15 büyümesi durumunda cari fazla 400 milyar dolara yükselecektir. Bu, makul bir orandır.Çünkü muhtemelen Çin in reel döviz kuru değerlenecektir.

İkincisi, dış fazla yatırımın gsyh daki oranını yükseltiyordu. 2007 ila 2010 arasında yatırımın GSYH daki oranı %7 arttı. 2007 den itibaren her yıl reel sabit yatırım GSYH dan daha hızlı büyüdü. Ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütü Çin'de şu noktaya değindi:' Şimdiye kadar iç talebin ayarlanması ; bütçe dışı finanse edilen güçlü altyapı yatırımlarını yansıtmaktadır.' Başkan , Wen Jiabo Çin in gelişimini dengesiz, sürdürülemez ve yönetilemez olarak tanımladı. Maalesef, dış fazlayı elimine etme işlemi iç dengesizliği şiddetlendirerek olağanüstü yüksek yatırıma sebebiyet verdi.

Varsayalım ki Çin önümüzdeki 10 yıl içinde ; hala yüksek bir oran olan senelik %7 oranında büyüdü. Stoklarda dahil olmak üzere yatırım oranı %50 den %40 a(hala yüksek bir oran) düştü.(daha düşük büyüme için daha düşük yatırım gereklidir.) Aynı zamanda dış fazlanın GSYH nın %3 ü oranında kaldığını varsayalım. Beklenen %7 büyüme hızına ulaşmak için tüketim harcamalarının yıllık %9 oranında, yatırım harcamalarının ise yıllık %4.6 oranında artması gerekir. Bu, şaşırtıcı bir dönüş olur. Gelir dağılımında büyük bir değişiklik yapmaksızın(hane halkı lehinde) mümkün olamaz. Bu durum finansal sistemde, yönetimde hatta ülkenin iktidar yapısında bile kapsamlı reformları gerektirmektedir. ilaveten şöyle bir risk de mevcuttur: Bu reformlar, tüketim harcamalarına eklediğinden daha fazlasını yatırım harcamalarından azaltabilir. Bu da çok sert bir iniş olur.

Çin yüksek cari ve ticaret fazlasını ortadan kaldırma noktasında beklediğimden daha iyi bir iş çıkardı. Cari fazlanın başlıca sebebi, reel döviz kurundaki değerlenmenin tetiklediği yatırımlardaki aşırı büyümedir. Bu durumda krizden öncekinden bile daha büyük bir ayarlama gerekebilir. Ekonomik büyüme yavaşlarken, dış fazlanın GSYH ya oranı sabit kalırsa; tüketim ve yatırımın nisbi oranlarında büyük bir dönüşüm şarttır. Açıkca söylemek gerekirse son 15 yılki dinamik büyüme tersine dönmelidir Bu uygulanabir mi ? Belki. Fakat yatırıma nispeten tüketimde büyük bir genişleme gerektirir. Ekonomi büyümeye devam ederken bu gerçekleşecek mi? Kimse bilmiyor.


Çeviren:
Gülçin Durak Gündoğan

Kaynak:
“Two cheers for China’s rebalancing” Martin Wolf, Financial times



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder